Afganistan ile Suriye arasında birçok benzerlik var. Suudi Arabistan ve OPEC ülkeleri pompaya basarak petrol gelirlerinin düşmesine neden olmuş ve bu suretle Rusya savaş giderlerini karşılayamaz hale gelmişti. Ayrıca komünizm nedeniyle Katolik Polonya da kazan ve baş kaldırmış ve Rusya, Afganistan-Polonya gergefinde nefessiz kalmıştı. Ruslar şimdi de yeni Polonya rolünde yeni bir Katolik ülke olan Ukrayna ile yeni bir Müslüman ülke olan Suriye arasında akıma kapılacaklar. Türkiye de Pakistan gibi ensar ülkesi olarak yükselecek. Brejnev’in Afganistan işgalinden sonra petrol fiyatlarının düşmesiyle Rusya’nın gelirlerini kaybetmesi gibi bugün de Putin Rusya’sı da benzeri bir ekonomik anaforla karşı karşıya. Rus Yahudilerinden ve Putin’in akıl hocası Primakov’un da belirttiği gibi Rusya’nın ABD ile boy ölçüşmesi ve yerini alması kabil değildir. Putin’in en fazla yapacağı iş, yeniden Katolik alemiyle İslam alemini karşısına alması ve arı kovanına çomak sokmasıdır.
Kimileri Rusya’yı doğrudan işgale özendiren veya bataklığa çeken hususları merak ediyor. Şöyle sıralıyor: Rusya’nın SSCB’den sonra bölgedeki son üssü olan Tartus Deniz Limanı’nı kaybetmemek. Akdeniz’de varlığını muhafaza etmek. Suriye’deki ekonomik ve askeri potansiyeli korumak. Eski kültür Bakanı Riyad Na’san ise Suriye’nin bütün dünyaya yetecek, hitap edecek yeraltı kaynaklarına ve rezervlerine sahip olduğunu ileri sürmektedir. Keza Rusya’nın Suriye kıyılarında bulunan doğalgaz rezervlerine göz diktiği ifade ediliyor. Kimileri de Ukrayna’da işlediği haltın bedeli olarak maruz kaldığı ekonomik ambargoyu kaldırmak için, Suriye meselesini masada pazarlık kartı ve kozu olarak elinde tutmak istediğini düşünüyor.
Herkesin hemfikir olduğu gibi Putin Suriye’ye müdahalesini ABD’ye rağmen yapmamıştır. ABD’nin sessizliğini istismar etmiştir. ABD ne evet ne de hayır diyor. Belki burnunun bir kez daha sürtülmesini dört gözle bekliyor. Zira Ruslar başlarından büyük işe kalkıştılar ve çizmeyi aştılar. Sadece Obama, Putin’in macerasını, sonu karanlık görmüştür. ABD, Putin’e kaybedeceği bir alan açmıştır. Putin BM Genel Kurul toplantıları sırasında Obama ile temas imkanı arıyor. Onun dışında Amerikan istihbaratı ve İsrail ile koordineli çalışıyor. Putin ve ABD üzerinden İran da Suriye’de dolaylı olarak İsrail ile koordinasyon hattına girmiştir. Kasım Süleymani Moskova’da Putin’in sofrasında Netanyahu ile halef-selef oluyor. Putin’in müdahalesiyle birlikte Rusya, Suriye’de hem İran hem de ABD’den bir adım öne çıkmıştır. ABD geri dururken İran gerilemiştir. Putin zorba ve mafyamsı bir idareye sahip olduğundan dolayı muhtemelen müdahalenin sonuçları etüt etmemiştir. Esat gibi inat ve tehevvürüne kurban gitmiştir. Bu anlamda Putin Ortadoğu’nun yeni sazanıdır. Avlanmaya giderken av olacağının farkında bile değil. Nedeni Esat’ın Rus versiyonu ve ruh ikizidir. Brejnev ve Babrak Karmal gibi Esat ile Putin de birbirine benzemekte ve tamamlamaktadır. İkisi de doktor olan Necibullah ile Esat, birbirlerine benzemektedir ve birisi Brejnev diğeri de Putin’i ayartarak tuzağa çekmiştir.
Amerikalılar durumu seyrediyor belki de Rusların yeniden tarih sahnesinden inecekleri günü bekliyorlar.
Peki! Bize düşen görev nedir?
Afganistan’da keselediğimiz Rusları Putin’in şahsında Suriye’de tabaklayacağız! Böylece 500 yıllık intikam saati gelmiş, çatmış olacak!
Not: Değerli okurlarımın bayramlarını tebrik eder ve hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.