“Kibirli olmayın, tevazu gösterin. Teşkilatlarla kavga etmeyin. Yorulan varsa kenara çekilsin.”
"Metal yorgunluğu" köklü değişimle ortadan kaldırılacak. Yeni yönetim kadrolarında gençlerin önü açılacak ve gençlere de görev verilmesine özen gösterilecek.
Buna benzer birçok açıklama yapıldı.
Bakanlar değişti, il başkanları değişti, büyükşehir belediye başkanları değişti, ilçe belediye başkanları değişti. İlçe yönetimleri değişiyor v.s.
Neden bu değişimler. Artan şikâyetlerin partiye daha fazla zarar vermesinin önüne geçmek için.
Değişenlerin yaptığı iyi şeyler yok muydu?
Elbette vardı.
Ancak daha öncede yazmıştım, terazi meselesi.
Yapılan verimli ve verimsiz çalışmalar parti tarafından teraziye konuldu.
Ağır basan tarafa göre değerlendirme yapıldı.
Çünkü AK Parti ile MHP ve BBP’nin referanduma götürdüğü ve olumlu sonuçlanan yeni sistemde iktidar olmanın zorluğunu hepimiz biliyoruz.
Yeni sistemde yüzde 50+1 oyu almak çok kolay değil.
Bunun için çok çok iyi ve verimli çalışma kriterleri geldi.
Bunu da aynı zamanda halka iyi anlatmak ve yansıtmak gerekiyor.
Eski klasik seçim sistemi değiştiğine göre siyasilerde değişim ve dönüşüm içine girmeli.
Klasik vaatler artık iktidar yapmıyor, akılcı icraat gerekiyor.
Dünya değişiyor.
Bizlerin de değişmemiz gereken hususlarda değişime ayak uydurmamız lazım ama değerlerimizi unutmadan ve korumak kaydıyla.
Bu kadar değişim yaşanırken birçok insanın sorduğu ve beklenti içinde olduğu konulardan biride köklü bürokrat değişimi.
Her bakanlığın illerde en az bir temsilcisi ve bazı bakanlıklarda ise birden fazla temsilcisi yani il müdürü, ilçe müdürü var.
Sistemin yürüyen en temel taşları da buradan geçiyor.
İl müdürlerinde metal yorgunluk yok mu?
Hepsi başarılı mı, halkın ve kurumların içinde çalışanların şikâyetleri ne ölçüde?
İl müdürleri masa başında mı, sahada mı?
Kaç proje yaptılar? Projeler ne kadar gerçekçi?
Yaptıkları çalışmalarda karneleri ne durumda?
Elbette şehrin bütün hafızasını değiştirelim demiyorum. Başarılı olanları ödüllendirelim ve aynı zamanda başka şehirde de başarılarını ispat için şans verelim.
Başarısız ise başarılı olacakları yerlere sürelim demek istemiyorum ama neyse ötesine gitmeyelim...
Bütün şehirler ve kurumlar birbirleriyle yarışmalıdır.
Önce şehir içinde kurumların birbirleriyle yarışıp şehre ne kattıklarına bakmak gerek.
Tarımda, turizmde, sağlıkta, eğitimde, sanayide, ticarette, sporda hâsılı her konuda ne yapmışız? Neler yapıyoruz? Neler yapacağız?
İvme yukarımı, aşağımı?
Ona göre müdür bey yukarımı aşağımı?
Aksi takdirde ülke olarak hedeflenen ihracat rakamları ve kişi başına düşen geliri çok konuşuruz.
Konuşmaktan ve yazmaktan ziyade icraat yapmak lazım…
Sıradan bürokratlar değil
başarılı bürokratlara çok ihtiyaç duyulduğu bir dönemdeyiz.
Bankamatik bürokratlarla bir yere varamayız.
Gündüzünü gecesini kurumu için harcayan ve ortaya başarı koyanlara şiddetle ihtiyaç var…
Kendini beğenen, kendine methiyeler düzen değil, halkın methiyelerini hak etmiş bürokratlara ihtiyacımız var...
Nasıl ki AK Parti siyasette üç dönem kuralı koydu. Çokta güzel oldu. Bürokratlar için de aynı kural konulabilir.
Neden mi belli bir zamandan sonra mesleki körlük oluşuyor. Heyecan azalıyor. Bu işi ben bilirim ben yoksam bu kurum işlemez.
Sonuçta terminal dönem belirtileri başlıyor ne yazık ki.
Geç ve güç olmadan gerekli değişim olmalı.