Mardin’deki Seraban Cafe’deki söyleşiye katılan yazar- çevirmen Mustafa Aydoğan, çevirinin dilin gelişimine katkılarını, çevirinin şair üzerindeki etkilerini, anadili dışında başka dillerde yazan “misafir” yazarları ve anadiline mesafeli yazarların durumunu değerlendirdi.
Kürtçe-Türkçe Okuma Grubu Mardin’deki Sareban Cafe'de söyleşi yaptı. Söyleşiye Yazar- çevirmen Mustafa Aydoğan, yazar Mehmet Mahsum Oral, yazar Metin Aydın, yazar Gani Türk ve kentteki birçok okur, yazar, aydın, sanatçı ve STK temsilcisi katıldı.
Söyleşiye katılan Yazar- çevirmen Mustafa Aydoğan, Kürt dilinin standartlaşması üzerine uzun yılları bulan çalışmalardan bahsetti.
Aydoğan, diaspora hayatı ve aydın olarak orada yaşadığı olumlu, olumsuz süreçlere değindi.
Aydoğan, çevirinin dilin gelişimine katkılarını, çevirinin şair üzerindeki etkilerini, anadili dışında başka dillerde yazan “misafir” yazarları ve anadiline mesafeli yazarların durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Aydoğan, bir yandan Türkçe yazan Kürt yazarların eserlerini Kürtçeye çevirdiğini öte yandan onlarla ana dili üzerinden yoğun bir tartışmaya girdiğini anlattı.
Yazar Mustafa Aydoğan'ın Sareban Cafe'deki söyleşisi iki ayrı söyleşi olarak gerçekleşti. Art arda kesintisiz süren 19.00'da başlayan bu söyleşinin ilki iki saat sürdü. Kısa bir aradan sonra okuma grubu Xemname üzerine Aydoğan ile söyleşiyi gece saat 01.30’a kadar sürdürdü.
Dilbilimci, çevirmen Mustafa Aydoğan, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Orhan Pamuk gibi birçok ünlü yazarın popüler eserlerini de Kürtçeye çevirdi.
‘Mustafa Aydoğan'ın enerjisine şapka çıkarıyorum’
Birçok yazar ve aydının izlediği programı izleyen yazar Metin Aydın da kişisel sayfasında, "Yıllardır izlerim bu tarz etkinlikleri ama Yazar Mustafa Aydoğan'ın bu akşam gerçekleşen "çifte söyleşi" gibisini görmedim. Dikkatimi çeken bu hususun (art arda iki söyleşi!) altını çizip sevgili Mustafa Aydoğan'ın enerjisine şapka çıkarıyorum. Çok yaşasın!" ifadelerini kullandı.
“Dil ve kültür şehri olarak addedilen Mardin'in zengin tarihi ve kültürel dokusunun farkında olan bizlerin edebiyat çalışmalarına başlamamız şaşırtıcı olarak görülmemesi varsayılmalıdır. Zira uygarlığın kesişme noktasında duran bir yerleşkenin çocukları olarak bu mirası devralarak yeni nesillere aktarmayı da ahlaki bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bu münasebetle tarihi şehrin tam bağrında hem Kürtçe hem de Türkçe olarak iki okuma ve araştırma grubu kurduk. Şüphesiz bölgenin diğer kadim dilleri olan Arapça, Süryanice ve Ermeniceye dair çalışmalara da dahil olmayı düşünüyoruz. Bu okuma ve araştırma grupları birbirinden bağımsız olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Ama Mardin'inin tarihi ve kültürel zenginliğini tanımlarken nasıl ki "kesişme" özelliğini altını iyicene belirtmişsek aynı şekilde birbirinden bağımsız gibi görünen bu iki çalışma da bir yerde kesişerek uygarlığın potasında bir araya geliyor. Şu ana kadar Türkçe grubunda iki kitabı bitirip değerlendirdik. Şu an Memlekette Türkçe yazan yazarların peşindeyiz. Onların kitaplarını okumak ve ardından onları davet edip kitaplarını onlarla beraber değerlendirmek istiyoruz.”